Depresyonda antidepresanlar ve psikolojik görüşme

Depresyon için İlaç mı yoksa Psikoterapi mi Etkili

Emory Üniversitesi’ndeki araştırmacı doktorlar, beynin insular korteks olarak adlandırılan bölgesinde yapılan bir taramanın depresyondaki bir hastaya psikoterapi mi yoksa antidepresanların mı iyi geleceğini saptamada belirleyici olacağını ileri sürüyor. Kulağın hemen üstünde bulunan bu bölge, duygu yöneten bölgelerden biri olarak biliniyor.

Araştırmacıların verilerine göre, insular korteksi aşırı düzeyde glikoz tüketenlerde psikoterapinin daha çok faydası oluyor. Beynin bu bölgesinin daha pasif olduğu ve bu nedenle daha az glikoz tüketen depresyon hastalarında ise antidepresanların daha etkili olduğunu öne sürüyorlar. Araştırmayı yürüten ekipten Doktor Helen Mayberg “Eğer elde ettiğimiz sonuçlar başka testlerle de doğrulanırsa, o zaman depresyonda bir tedavi yöntemi seçmek adına ilk objektif tespit olacak” diye konuşuyor.

En iyi depresyon tedavi yöntemi

ABD’li araştırmacılara göre, hâlihazırda depresyondaki bir hastaya hangi tedavi yönteminin daha iyi geleceğini önceden saptama imkânı bulunmuyor. Genelde doktorlar bir yöntem uyguluyor, eğer bu işe yaramazsa bir başka yöntemi deniyor. Emory Üniversitesi araştırmacılarının “JAMA Psychiatri” adlı sağlık dergisinde yayımlanan makalesinde, depresyon hastalarının yüzde 40’ından da azında, ilk uygulanan tedavi yönteminin başarılı olduğunu ileri sürülüyor.

Alman Depresyonla Mücadele Kılavuzu ise ağır depresyonların hem ilaç hem de psikoterepi ile tedavi edilmesini, hafif depresyonlarda ise antidepresanların kullanılmamasını öneriyor. Doktor Wolfgang Maier, kılavuzda muhtemelen hastanın hangi doktora başvurduğunun yüzde yüz göz önünde bulundurmadığını belirtiyor. Zira Maier’e göre, genelde hasta, psikoterapiste başvurursa psikoterapi, aile hekimine başvurursa antidepresan alıyor. Ancak bazen hasta psikiyatriste gidiyorsa her iki tedaviden de faydalanabiliyor. Maier, hastanelerin ancak çok iyi yönetilen psikiyatri kliniklerinde her iki metodun da uygulandığını vurguluyor.

Fazla miktarda antidepresan reçetesi

Almanya’da antidepresan kullananların sayısı, bundan 10 yıl öncesine oranla dört kat arttı. Uzmanlar bu eğilimin, yıllık ortalama yüzde 10 oranında artmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. O nedenle birçok hastanın gereksiz yere ilaç kullandığına dair eleştirel sesler yükselmeye başladı. Alman Psikoterapistler Birliği Başkanı Dieter Best de bu eleştiriye katılanlardan. Best, “Aile hekimleri kesin teşhis koymadan özellikle yaşlı kadınlara bu ilaçlardan yazıyor” diye konuşuyor. Best, hâlihazırda Almanya’da 80 yaş üzeri her dört kadından birinin antidepresan aldığını belirtiyor. Ancak Best’e göre, bu kadınların sorunu sosyal ilişkilerin eksikliği ve yalnızlık. Best o nedenle aile hekimlerinin hastalarına ve hasta yakınlarına daha fazla vakit ayırıp sağlam temellere dayanan bir teşhis koymalarını tavsiye ediyor. Best “Keyfi olamayan herkes depresyonda değildir” diye konuşuyor.

Doktorların bu kadar fazla miktarda antidepresan reçetesi yazmasının ardında, ilaç firmalarının ticari çıkarlarının bulunduğu gibi tezler de ortaya atılıyor. Ancak Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniğinden Doktor Wolfgang Maier, buna karşı çıkıyor. Maier, “Saçmalık. Neden haddinden fazla ilaç tedavisi uygulansın ki, ben de buna karşın haddinden fazla psikoterapi uygulandığını iddia edebilirim ama ikisi de yanlış olur. Bence çok az antidepresan reçetesi yazılıyor. Antidepresanlar depresyona karşı etkili ilaçlardır. Hiçbir yerde psikoterapinin daha iyi bir tedavi yöntemi olduğu belgelenmemiştir. Aksine ağır depresyonlar mutlaka antidepresanla tedavi edilmelidir. Aksi takdirde hastanın intihara kalkışması riski doğar” diye konuşuyor.

Depresyon, her yaşta görülmekle beraber orta yaşlılarda ve kadınlarda, erkeklere oranla iki kat fazla ortaya çıkıyor. Tedavi edilmediği durumlarda kronikleşme ve nüksetme riski fazlalaşıyor. Elem, keder, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları depresyonda olan kişinin günlük yaşamını bozacak düzeyde yoğun ve sürekli yaşanıyor. Kişi gerek zihinsel, gerekse fiziksel olarak yavaşladığı gibi, enerji azlığından da yakınıyor. Tüm psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi biyolojik, psikolojik ve sosyal olaylar da depresyonun ortaya çıkmasında önemli rol oynuyor. Bu rahatsızlığın tedavisinde bazen ilaç, bazen psikoterapi, bazen de iki yöntem bir arada uygulanıyor.

İlaçla Tedavi Mi?


Günümüzde, depresyondan sorumlu olduğu düşünülen serotonin ve noradrenalin gibi nörokimyasalların beyindeki seviyelerini artırmaya yönelik güvenilir, günde tek doz kullanım kolaylığı sağlayan, uyku hali ve uyuşukluk gibi yan etkileri olmayan etkili ilaçlar tedavide sıkça kullanılıyor. Depresyona çoğunlukla anksiyetenin eşlik etmesi nedeniyle bu durumun kontrol altına alınmasında, mutsuzluk, umutsuzluk, çaresizlik ve keder gibi depresif duygudurum belirtilerinin ortadan kaldırılmasında, dikkat ve konsantrasyon güçlüğünün giderilmesinde ilaçlar çok etkili oluyor. Medikal tedavi hastanın bozulan yaşam kalitesi ile sosyal ve mesleki performansını hızla, etkili şekilde düzeltiyor. Ailede depresyon olması, daha önceki depresif atakların ilaçla tedavi edildiği öyküsü, genel tıbbi durumun ortaya çıkardığı depresyonlar (kafa travmaları, hormonal bozukluklar, ameliyat sonrası gibi) ile yoğun anksiyetenin ön planda olduğu durumlarda öncelikli olarak ilaçla tedavinin tercih edilmesi önem taşıyor.

Psikoterapi mi?


Daha önce ilaçla tedavi edildiği halde tekrarlayan depresyonlarda, ilaç kullanımının mümkün olmadığı durumlarda, yaşamsal olayların ortaya çıkardığı (boşanma, eş ve iş kayıpları ya da değişikliği gibi) depresyonlarda, eşik altı seyreden kronik depresif ruh halinin hakim olduğu hastalarda ise tedavide psikoterapi öne çıkıyor. Klasik psikanaliz, psikanalitik terapiler, destekleyici psikoterapiler, bilişsel davranışçı terapiler gibi birçok psikoterapi tekniği bulunuyor. Bu yöntemler depresyona yol açan durumların bilinç dışı nedenlerinin bulunup ortaya çıkarılmasında, hastanın başa çıkma yetilerini kullanmasında, yaşadığı güçlüklerin farkına varıp tanımlamasında bir hayli yardımcı oluyor. Öğrenilmiş çaresizliğin giderilmesi, kişinin kendine, çevresine ve geleceğe olumsuz bakışını değiştirmeyi öğretmek psikoterapi tedavilerinde etkili rol oynuyor. Depresyonu tanımak, onunla ne şekilde savaşacağını öğrenmek, çeşitli yaşam olaylarıyla ilgili olarak izlenen bilişsel veri ve bilgi işlemelerinde olumsuz algının değiştirilmesi psikoterapilerde ele alınıyor. Olumsuz düşüncelerle depresyon arasındaki kısır döngü hastaya gösterilmeye çalışılıyor. Sorunları sağlıklı ve gerçekçi biçimde ele almak, bunları sınamak, yaşam olayları karşısında sağlıklı ve alternatif düşünce geliştirme teknikleri depresyondaki hastanın psikoterapisinde esas teşkil ediyor. Bununla birlikte psikoterapilerin uzun soluklu tedaviler olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Birçok çalışma ilaç tedavisi ve psikoterapi kombinasyonunun çoğu zaman daha etkili olduğunu göstermektedir.

Depresyon ilaç tedavisi

İlaç tedavisi, depresyon için en çok önerilen tedavi şekli gibi görünse de, en etkili yöntem olmayabilir. Çünkü depresyon, beyindeki kimyasal bir dengesizlikten kaynaklanmaz. İlaç tedavisi, orta ve şiddetli depresyon semptomlarının bazılarını hafifletmeye yardımcı olsa da altta yatan sorunu tedavi etmez ve genellikle uzun vadeli bir çözüm değildir. Ayrıca antidepresan grubu ilaçların yan etkileri fazladır ve ilacı bırakma süreci de zor olabilir.

Depresyon için ilaç kullanıyorsanız, diğer destekleyici tedavileri de görmezden gelmeyin. Yaşam tarzı değişiklikleri ve psikoterapi, depresyondan kurtulmanıza yardımcı olmanın yanında tekrarını da önleyebilir.

Depresyon ilaçlarının yan etkileri

Antidepresanların yan etkileri ilk başta sorunlara neden olabilir ancak ilaçlar birkaç hafta düzenli kullandıktan sonra işe yaramaya başlar. Bu yüzden yan etkilere rağmen devam etmek gerekir. Zamanla bu etkiler azalacaktır. Tedavinin ilk birkaç ayında, ilacın sizi nasıl etkilediğini takip etmek için en az 2 ila 4 haftada bir doktorunuzla görüşmeniz gerekebilir.

Depresyon hastalarına öneriler

Egzersiz yapın: Düzenli egzersiz depresyonun tedavisinde ilaç kadar etkili olabilir. Egzersiz sırasında serotonin, endorfin ve diğer iyi hissettiren beyin kimyasallarının salgılanması artar. Ayrıca egzersiz, antidepresanlar gibi yeni beyin hücrelerinin oluşumunu tetikler.

Sosyal destek alın: Güçlü sosyal ağlar, izolasyonu azaltır. Yalnızlık depresyonda temel risk faktörüdür. Arkadaşlarınızla ve ailenizle düzenli olarak iletişimde kalın ya da bir kursa veya gruba katılın. Gönüllü çalışmalar, başkalarına yardım ederken kendinizi de yardım etmenizi sağlar.

Sonuç

Psikiyatrik rahatsızlıklar içinde özellikle depresyon, etkili bir şekilde tedavi edildiğinde neredeyse tam iyileşmeyle sonuçlanıyor. Her ne kadar çoğu hasta ilaçla tedaviyi istemese de depresyonun ilaçla ya da psikoterapiyle tedavisinde kararı hekim veriyor. Yapılan çalışmalar, sadece ilaçla tedavi edilen depresyon hastalarının yıllar içinde tekrar hastalandığını gösteriyor. Bütün psikiyatrik tedavilerde olduğu gibi depresyonda da medikal yöntemler sınırlı tedavi imkânı sunuyor. Bu nedenle hastanın dikkatle değerlendirilmesi, acil durumların giderilmesi ve bozulan yaşam kalitesinin hızla düzeltilmesi için uygun ilaç tedavilerinin yanı sıra kişinin ruhsal durumu, eğitim düzeyi ve tedaviye ayırabileceği zaman gözetilerek uygun bir psikoterapi tekniğinin de beraberce başlanması önem taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir